Sayfalar

Translate

1 Nis 2013

İÇİMDEKİ MÜZİK...



'Müzik ruhun gıdasıdır' cümlesi çoğu kimse için klişedir; ama ben çok önemsiyorum bu cümleyi.. İlk çağlardan beri, hangi enstrümanla hayat bulursa bulsun hep varolagelmiştir müzik.. En ilkel, teknolojinin kirletmediği, kabilelerden günümüz dünyasına bu böyledir..

Dinsel ritüller, önemli günlerin kutlamaları, hatta yaslar bile müzikle daha bir derin yaşanır, dış dünyadan ruha giden en büyülü yoldur bu.. Semah döneriz saz eşliğinde örneğin, cenaze başında ağıtlar yakar anne oğluna, hep bir ağızdan şarkılar söylenir newroz günleri, ney sesi ile seyri süluk başlar, 'blues' bir gırtlak aşka davet eder...

Yeni şeyler, tınılar keşfetmeye çok meraklı olan bendeniz etnik müzik hayranıyım.. Boşnakça, Süryanice, Ermenice, Kürtçe, Arapça, Hemşince ve şuan aklıma gelmeyen bir sürü yerel dil.. Gökkuşağı misali..

İnsan sadece müziğin sıralarından geçse bile ruhunu büyütür diye düşünüyorum..
Ve halklar yakınlaşır birbirine; farklı dinlere, ideolojilere, dillere sempati kazanmamızı sağlar.. Milliyetçilik prim yapmaz hale gelir ve de...

Barış ve demokrasi nutuklarıyla halkı ezmeye devam eden 'yöneticiler' de nasiplense keşke bu incelikten! Neyse fazla şey istiyorum sanırım! İyisi mi ben bir parça ile son vereyim yazıma, Angelepoulos'a da selam ederek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder